Monday, February 8, 2010

next door.

neyin isyanın yaşıyor beş çayları bilemiyorum ama beyin fonksiyonlarının öldüğü bir
gecede ayık kalma çabasıyla kıtlıktan çıkmışçasına gerekli gereksiz her yerden kapılar açılıyor.
yine mi aynı şarkıları dinliyorsun sen? vurgusuz kelimelerle oynuyorum da insanoğlu ne garip
hiç aldırış etmeyebiliyor büyük harflere küçük seslere. bugün coppolla'nın bı resmını gordum
bacak arasında kızı dibinde kocaman bi kamera. "10 rules to live happly " "how to be succesful " başucu anektodlarıyla dolu bloglardan geçip ,kült film replikleriyle dolastım.bir an çok itici geldi yapılası kabul edilen, benim ucundan geçmediğim şeyler. sonra kendi uçlarımı düşündüm,silip silip yenilediğim özür cümleleri geldi akıma.sora dedim cok demogoji yapıyorsun babana.üst rafa uzanamadığında sandalyeyi almak hem zor gelir hem onur kırar ya işte öyle bi agırlık çöktü üstüme.stream of consciousness falan degil bu tamamen laf ebeliği derdi bilmem ne kitabını yazmış bilmem kim okusa. küt saçlı kızlar gibi hep ensem üşüyor bu sıralar ama ne kütüm ne kıtım. ki kıtım bazen sadece on dakika bakabildiğimde trafik ışıklarına, arabalar sinir bozucuyken iç bunlatıcı farlarıyla , şıpır şıpr buzları akarken sarkaçlardan evlerin. yıllık izne çıksın belirsizlik , tamda dediği gibi takvimin şubat kısa sürmeli. çok büyük oluklarda dinlenesim var gözlerim açık.

0 yorum:

Post a Comment