Friday, May 29, 2009

I "book"ed myself.


ıssız bi adaya düşen 21.yüzyıl insanları, çalıların arasına saklanmış wikiyi gördüklerinde sevinçten deliye dönerler. Nitekim kurtuluş ondadır.

History of United States canımı yedin.pof

Thursday, May 28, 2009

upside down


it is not natural.

not normal at all.

so

from now on

I will carry a note in my pocket

remember to think or not to think at all.

Saturday, May 23, 2009

chapter 1

Üniveriste 1. sınfta aldıgım piskoloji dersinin akılda hiç bir sey bırakmayan kendine has ögretim sekliyle bir gün nasıl işime yarayacağını düşünür dururdum elli kiloluk kitabı ordan oraya taşırken. özelikle de "the brain" baslıgı altındaki uzun, sıkıcı ve aslında kendimi tıp okuyormus gibi hissettiren yazıların sınav oncesi beni nasıl kemirdiğini cok net hatırlıyorum. beyimdeki sinirler söyle uyarılır, surdan suraya komut gider, o ordan alır digerine iletir.. gel gör ki yazan profösörler bir sey eklemeyi unutmuslar. öyle zmanalr vardır ki beyin işlevini 5-10 saniye arasında değişen bir süre içinde geçici olarak yitirir. o an nerenizle düşündüğünüzü yada ne düşündüğünüzü anlayamazsınız. sonucta hiç bir sinir hiç bir sinire bilmem ne komutu veremediğinden sonunda hiç bir eylem gosteremez olursunuz. yada mesela ağzınızdan bir anda gereksiz salak bir sözcük çıkabilir. bunu nasıl atlamıslar bilmiyorum. 238947234 uniteden olusan bi kitaptı halbusi.

bu tür durumlarda kanımca yapılması gerekende bünyeyi rahatmak, eylemsiz kalındıgından kasılan kasları gevşetmek için dinlenesi bir playlist yapmaktır. hemen bi sia bi feist bi rufus bi bon iver, sabaha biseycik kalmaz.

Saturday, May 9, 2009

Life doesn't imitate art, it imitates bad television.










Friday, May 8, 2009

clock strikes seven..

I woke up in an empty room, hearing the kettle's singing. then I harkened to the spoons giggling, and the tea cup gossiping about the new cupboard.wishing to dream something,but not having sleep-walking, I tried to close my eyes to the new morning. yes, some days tastes like celing.. lick it.. it is not good..

Tuesday, May 5, 2009

cherry talking.

bi dolu iş var yapılması gereken bi sürü kitap okunası, bi sürü şarkı yapmışlar yine, bi sürüde insan görüesi. ama ki sansürlü yaşıyoruz yavaştan, vakit bile kalmıyor harcansın futursuz. psikoanalizler mi bunaltıyor sizi ozaman alın bi best-seller okuyormuş gibi yapın çimlerde. insanları gözlemek mi zihin açar, portakal suyumu. cok fazla düşünmek ki algıyı zayıflatır gözlemek de şunu bunu aynı etki yapıyomuş. kahvede yaramıyor artık bağımlı bünyelere. sanırım aldığım yegane drama dersleri beni gereksiz monoglara sürüklüyor şu sıralar. en azından kendi içimde.

monologlardan diologlara gecersek
uzun uzun anlatılan yakınmaların sonunda karsı taraftan aldıgnız yegane tavsiyeler"hava değişikliği lazım sana"cümlesi ile bitiyor ve böylece medet umulan sahış çok da kolay ve güzel bir şekilde tek cümleyle en yapılası hareketi beyan edip bir de bunun inandırıcılığını " çok sıkılmmısn belli, değişiklik lazım, hava değişikliği!" diyerek tescilliyorsa, size yakınmaları unutmak ve "hava değişikliği" soru baloncuğuyla boğuşmk kalır. gerçi son an planları hep sakata geldiğinden pek de önemsenmez ama yer eder orda bi yerde. nitekim an gelir uygulanır. evet bu durum böyledir. bizzat yaşanmıştır!

nedir bu hava değişikliği ki? şehrin,ülkenin sınrıları içine girince oksijen miktarına göre kalbiniz beyninz başka mı çalışmaya başlar? bilimselliğini araştırmadım ama dürtülerle hareket etme potansiyeli yüksek biri için sadece bir arkadaşla yapılan kısa bir konuşma bile gayet tetikleyici olabiliyor.naçizane

sahil havası ki iç açıyor soguk vursa bile. bir iki şarkı kazınır beyne portakal suyu bile işlemiyor o sıra. hava değişiliği bu hafife alınmaz. baharsa ki gelen, gidilen yer ne uzak ne zor, ki bütün böcekler benimle aynı fikirde!