Wednesday, February 25, 2009

p.s notu..

Güzel güzel defterler alıp, güzel güzel yazmak istemişimdir hep, ne var ki yazılarım hep çirkin olmuş, güzel defterlerde mahvolmuştur. Yazmak isteyeceğiniz vakitler vardır hani, oda loştur, ev boştur, duvarlar tütsü kokar ve tabi sıcak kahvede masada siz yarılayana kadar soğumayı beklemektedir. Kısaca ortam kurulmuştur bu pırıl pırıl defteri eskitmek için. Ne var ki o ortam yine çeşitli nedenlerle bozulur ne defter ne kalem gelir aklınıza, teknolojimiz canımız insanı cinnete sürükleyebilecek hızla çalışan internetiniz, saatlerce alıkoyar sizi. Ve abuk bir saatte abuk bir giriş- siyah keçeli kalem eşliğinde- yaparsınız gidip özene bezene aldığınız bu beyaz sayfalı, (muhakkak çizgili) basit okul defterine. Her hangi bir yazıya dahi bir “giriş” cümlesi yazmak sizin için ortaokul yıllarından kalan bir kabussa eğer daha da zorlaşır işiniz. Küçücükken beynimize edebiyat öğretmenleri tarafından kazınan “yazıya düzgün bir girişle başlama gereksinimi, aksi takdirde yazının sonunu getirine kadar çekilecek olan ızdırap” düşüncesi tekrar tekrar bastan başlamanıza neden olabilir. Ne var ki bu, hayatının giriş gelişme sonuç bölümleri olmayan biri için geçerli olmuyor neyseki.

Ve neyseki, dış çevrenin bütün rahatsız edici dürtülerine rağmen

o sabah karaladığım defteri seviyorum ben.

Sonunda karman çorman bir kompozisyon yapıyorum hayatımdan, kargacık burgacık yazım bozuyorken hep düzeni, içeriğinin düzensizliği bağırıyor bas bas. Ve p.s notu düşerek bitiriyorum yazımı :

“bu bir alıntı nerden alındıgı belli olmayan”

e.


Başlarsın bi şekilde..

Kağıt kalem ikilisiyle yıllardır haşır neşirken, simdi klavye çok soğuk görünüyor olsada, daha önceki denemelerimi gözü kara bir sekilde tamamen yok saysamda, binlerce yaratıcı genç arkadasın bloglarında yazdıkları kimi zaman komik kimi zaman korkutucu ( evet herkes yazmamalı dedirten cinsten) yazıları yarısına kadar bile okuyamadan sayfayı kapatmaya yönelsemde, blog kültürüm bu yüzden az gelişmiş olsada, hiç birseyi tam olarak bitiremeyen ancak yinede yapmak için saçma bir dürtüyle yönetilen bir bünyeye sahip oluşum suan bu satırları yazmamı sağlıyor diyerek gayet uzun ve sıkıcı bir cümle kuruyorum. Ve buda beni su dakkika itibari ile blokçu yapıyor. Şöyle fiyakalı caf caflı bi sayfa isterdim aslında bu muhtesem girişim için ancak sevgili blogger bana bu seçenegi sunmamış. Canı sağolsun. Bizde bi resim koyarız şenlendiririz diyorum ve bitiriyorum. Oh!