Saturday, May 23, 2009

chapter 1

Üniveriste 1. sınfta aldıgım piskoloji dersinin akılda hiç bir sey bırakmayan kendine has ögretim sekliyle bir gün nasıl işime yarayacağını düşünür dururdum elli kiloluk kitabı ordan oraya taşırken. özelikle de "the brain" baslıgı altındaki uzun, sıkıcı ve aslında kendimi tıp okuyormus gibi hissettiren yazıların sınav oncesi beni nasıl kemirdiğini cok net hatırlıyorum. beyimdeki sinirler söyle uyarılır, surdan suraya komut gider, o ordan alır digerine iletir.. gel gör ki yazan profösörler bir sey eklemeyi unutmuslar. öyle zmanalr vardır ki beyin işlevini 5-10 saniye arasında değişen bir süre içinde geçici olarak yitirir. o an nerenizle düşündüğünüzü yada ne düşündüğünüzü anlayamazsınız. sonucta hiç bir sinir hiç bir sinire bilmem ne komutu veremediğinden sonunda hiç bir eylem gosteremez olursunuz. yada mesela ağzınızdan bir anda gereksiz salak bir sözcük çıkabilir. bunu nasıl atlamıslar bilmiyorum. 238947234 uniteden olusan bi kitaptı halbusi.

bu tür durumlarda kanımca yapılması gerekende bünyeyi rahatmak, eylemsiz kalındıgından kasılan kasları gevşetmek için dinlenesi bir playlist yapmaktır. hemen bi sia bi feist bi rufus bi bon iver, sabaha biseycik kalmaz.

0 yorum:

Post a Comment