
sanki yıllar önce başka başka insanların aldığı ve benim okumam için saklanmış biraz yıpranmış sarı yapraklar beni mutlu ederdi işte. aslında eskilikten nasibini almamış bir kaç müzik edebiyat dergisinden ibaret olsalarda ben içimde garip hisle, kendimi "eski"nin güzelliğine inandırmış olurdum. hayatımın bir dönemine bütün paramı bunlara yatırıdım. gel gör ki bu trajik, beni derinden üzen vakadan sonra, dergilerle aramdaki duygusal bağı olabildiğince azalttım. bayilerin önünden geçerken artık gözlerimi kaçırıyor sanki cüzdanımı evde unutmuş gibi düşünüp kendimi hızla adımlarla ordan uzaklaştırmaya çalışıyordum. işe yaramış olucak ki artık ay başalrında bayilere koşmuyorum. gerçi arada bir şeyler alıp üst rafa da koymuyor değilim hani.
geçen gün annemle çarşıya cıktıgımzda hiç bir yerde okunmaya değer bişey bulamayınca geldi bunlar aklıma. apar topar çıkılmış bir yolculuk, içine bir tane bile kitap konmamış bi valiz, kahvesiz gecelerde şöyle bir karıştırılcak bir dergi bile olmayan çantam beni hayal kırıklığına uğrattı. neyseki arkadaşlar bugünler için var. hemencicik çözüm bulunur:*
artılar ve eksiler. karpuzu sever oldum burda ve artık sabahları tost yemiyorum apar topar. henüz beyaz olan tenim sinirini bozsada, az kaldı yasakların bitmesine, ki daha da güzeli çok az var birilerinin gelmesine . hadi bakalım *.*
0 yorum:
Post a Comment